“Ne düşündükleri hiç umrumda değil!”

“(Hakkımda) Ne düşündükleri hiç umrumda değil!”

Hem yalan
hem de yanlış.

“Seni unuttum” söylemi kadar yalan.
Unuttuysan,
birincisi; bunu söylemene gerek kalmamıştır
ikincisi; bunun bilinmesine ihtiyacın yoktur zaten.
Dolayısıyla “seni unuttum” nasıl bir yalansa,
“hakkımda ne düşündükleri umrumda değil” de öyle bir yalandır.
Tam tersine, umrunda ki
bunu söyleme ihtiyacı duyuyorsundur.

Bilmek ve bilinmek ihtiyaç,
anlamak ve anlaşılmak da öyle.
Bu “inak”, nam-ı english “given” bir durumdur.
Aynı zamanda bir sorumluluktur da esasında.
Gerçekten “Ne düşündükleri hiç umrumda değil!” durumu varsa,
bu nedenle yanlıştır da.

Bu demek değildir ki,
sırf “beni iyi bilsinler” diye yapmalıyım herşeyi.
Kötü bilinmeyi,
insan yalnızlığına düşmeyi,
belki sana düşman olacakları da göze alarak,
doğruyu bilmek ve yaşamaktır önemli olan.
Her ne kadar çok istesen de
başkaları da senin  hakkında iyi düşünsün,
onlar da iyi olsun diye.

————————————————————————————————————————-

Göze almakla ilgili;

Allah-u Teâlâ otuz yaşlarında bulunan Yunus Aleyhisselâm’ı Ninovalılar’ı ıslah etmesi, onları Hakk’a dâvet etmesi için peygamber olarak vazifelendirdi.

Yunus Aleyhisselâm onları inançlarını düzeltmeye, bir olan Allah’a inanmaya ve O’na kullak yapmaya, günahlarından isyanlarından tevbe etmeye, kendi elleriyle yonttukları putlara tapmaktan vazgeçmeye davet etti. Otuzüç sene gibi bir zaman aralarında kalmasına ve hiç ara vermeden tebliğini sürdürmesine rağmen iman etmediler. Bir velinimet olan peygamberlerini yalanlamak cüret ve cehaletini gösterdiler.

(http://www.hakikat.com/dergi/96/bsyz9608.html)

Sorumlulukla ilgili;

Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden! )
Ayağa kalk ve insanları uyar.
Rabbinin büyüklüğünü an.
Elbiseni tertemiz tut,
maddî manevî kirlerden arın,
Pis ve murdar olan her şeyden kaçın
Verdiğini çok bularak minnet etme!
Rabbinin yolunda sabret!
Sûr’a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün!
Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!
(Müddesir 1-10)

(http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=74&ayet=2)

Umrunda olmakla ilgili;

“İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?”

Sahabe-i Kiram birden söyle dediler:

“Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!”

Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:

“Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab!”

(http://www.diyanet.gov.tr/turkish/hutbe/vedahutbesi.asp)

Yorum bırakın